"İlk kez iki buçuk yaşımdayken elime raket aldım. 18 yaşımda profesyonelliğe geçtim. Sadece bir ay önce 39. yaş günümü kutlamış olarak, 2026’nın bir profesyonel bir tenis oyuncusu olarak son yılım olacağını paylaşmak istiyorum.
Tutkumu bir mesleğe dönüştürebilmek, 21 yıllık kariyerimin her maçında değer verdiğim bir ayrıcalıktır. Bu oyun benim için dünyalar anlamına gelse de 2026 tenis sezonunun sonunda emekli olma kararımla müthiş bir huzur içindeyim. En çok da minnettarlıkla dolup taşıyorum. Bunu o kadar çok kişiye ifade etmek isterim ki:
Eşim Elina Svitolina: Aşkım,ilhamım ve gücüm. Olağanüstü de bir oyuncu.
Kızım Skaï: Günlerime kattığı engin sevgi, anlam ve neşe için.
Kardeşim Daryl, ablalarım Roddie ve Maélie: Zor zamanlarda beni ayağa kaldırdıkları ve güzel anları kutlamama yardımcı oldukları için.
En iyi arkadaşlarıma ve sevdiklerim: Tribünlerdeki yüzlere en çok gereksinim duyduğumda hep bana cesaret verdikleriği için.
Uzun süredir menajerim olan Nicolas: Desteği ve arkadaşlığı zirveye ulaşmama ve en kötü düşüşleri atlatmama yardımcı olduğu için.
Yıllar boyunca bana inanan ve Paris'ten gelen sıska bir çocuğun yeteneğini hayal bile edemeyeceğim şekillerde besleyen koçlarıma ve ekip üyelerime.
Gerçek hayatta veya televizyon ekranında 'Allez, Gael!' diye tezahürat yapan veya bağıran herkes: Enerjiniz ve sevginiz benim için gerçekten her şey demek.
Bana ilk günden beri sarsılmaz destek veren Fransız Tenis Federasyonu;
Üç silahşörüm ve hayat boyu en iyi arkadaşlarım olan Jo-Wilfried Tsonga, Gilles Simon ve Richard Gasquet;
Ve en çok da ailem; Çünkü tüm bunlar sizler olmadan gerçekleşemez ve hatta düşünülemezdi bile! Bakın ne kadar uzağa geldik.
Yaklaşmama rağmen, kariyerim boyunca hiçbir zaman bir Grand Slam kazanamadım. Önümüzdeki yıl da kazanmayı bekliyormuş gibi yapmayacağım. 'Kazanabilirdin, kazanmalıydın...' Beni tanıyanların da onaylayacağı gibi, hiçbir zaman bu şekilde düşünmedim ve açıkçası şimdi böyle düşünmeye başlamak için çok yaşlıyım. Hayat çok kısa. Pişmanlığım olmadığına inanın.
Olağanüstü şansım ise başlıca avantajımdır. Çılgıncasına, aptalca şanslı. Tenisin altın çağında, sporumuzun tarihindeki en büyük isimlerin bazılarıyla oynama şansım oldu: Federer, Nadal, Djokovic, Murray. Bir efsaneyle karşılaştığınızda kaybetmek bile destansı hissettiriyor (gerçi ara sıra gelen galibiyetlerin de oldukça coşturucu olduğunu itiraf etmeliyim).
Heyecan verici yeni bir oyuncu nesli şimdiden aramızda. Umarım kortta benim son yirmi yılda aldığım kadar keyif alırlar. Bir baba gibi konuşmak pahasına söylüyorum -ki öyleyim- zaman gerçekten çok hızlı geçiyor.
Kariyerim boyunca 'LaMonf' dışında 'Şovmen' diye de anıldım. Ancak şunu bilin ki bu, bilhassa izleyicilere yaptığım bir “şov” değildi. Gördüğünüz şey, taşkın bir sevinçti: Saf taşkın sevinç. Korttaki tutkum, hırsım ve keyfim gerçek. Onların verdiği enerji beni her maçta besliyor. İzleyicinin 'şov' olarak deneyimlediği şeyin, o akımın hepsinden geçerek tekrar bana geri gelmesi olduğunu düşünüyorum. Heyecan ve neşe içeren tam bir devre!
Bu denli yoğun sevgi beslediğiniz bir şeye “elveda” demekten daima zorlanırsınız…Ama 40 yaş benim için gerçekten doğru zaman olacak. Ancak noktayı koymadan son bir şampiyonluk elbette inanılmaz olur…
Dürüst olmak gerekirse, önümüzdeki yılda yegane amacım çok basit: Her anın tadını çıkarıp, her maçı sanki son maçımmış gibi oynamak.
Sevgi ve teşekkürlerle,
Gaël Monfils.
Tercüme: Kerem ŞAHİN