Wimbledon ilk turu hem ”Hanımefendiler hem Beyefendilerde” dün bitti. Aslında başlığımı “Çimin Gazabı” olarak atacaktım ama böylesi daha yerine oturacak!
Ben yazılarımda istatistiklere pek sık yer vermem. Zira arzu eden artık günümüz dünyasında istediği istatistiği bir tuşa basarak elde edebiliyor. İlk iki günde turnuva tarihinde pek rastlanmayacak dökülmeler/elenmeler oldu. 8.seribaşı Danimarkalı Rune, 9.seribaşı Rus Medvedev, 16.seribaşı Yunan Tsitsipas, 20.seribaşı son turnuvaların yıldızı Avustralyalı Popyrin, İtalyan yıldız Berrettini, Arjantinli Cerundolo, Kanadalı Shapovalov, İtalyan Musetti veda ettiler. Hanımefendilerde ise ABD’li Pegula, Çinli olimpiyat şampiyonu Zheng, Çekyalı Muchova, Alman Tania Mariave ve İspanyol Padosa’yı (biraz da müzmin sakatlığından dolayı maçını terkettiği için bunları arasında saymayabiliriz) elendiler.
Ancak bir gayya kuyusu olan tenis dünyasında daha ilk turlarda hiç alışık olunmayan bir zeminde “serseri mayın” diye adlandırdığım henüs hiçbir kayda değer başarısı olmayan raketlere zorlanmak tabiatıyla doğaldır. Ama o maçı (istisnai durumlar hariç) yitirmek ve elenmek bir “şampiyon” için kabul edilebilir değildir. “Şampiyon” diye nitelendirilen insan o maçı eninde sonunda çevirebilendir. Sahada ister komik duruma düşün, ister aciz kalın, ister hırsınızı ekibinizden, hakemlerden, tribünlerden almaya çalışın…Sonunda o maçı çevirendir “şampiyon” diye nitelendirilen kişi. Onun için bazı oyuncular turnuva kazanmış bile olsalar ”şampiyon” olarak sıfatlandırılmaz. Zorlukları aşmasını bilendir “şampiyon”. İnsan belleği küllerinden doğan “Anka Kuşu-Phoenix”nu anımsar. Diğerlerini üç gün sonra dostlarınıza sorar ya da hazreti Google’da ararsınız “yahu kimdi şu turnuvayı kazanan” diye! Onun için “yengi” başka, “başarı” başka, “şampiyon” başkadır.
İkinci güne heyecanla Zeynep Sönmez’in maçıyla başladık. Öncelikle TRT’de çığlık çığlığa bir spiker kızımız vardı ki Sabalenka’nın naralarını arar olduk! “Wimbledon’da 18 kort var hepsinde tenis maçı oynanıyor” ya da “teniste son puan bitmeden skor belli olmaz” cinsinden veciz söylemler işittik ve resmen sesi kapattık! İlk servisinde sadece %49 başarılı olabilmiş birisi için “istatistikleri çok başarılı” dendiğine bunca yıllık spor yaşantımda ilk kez şahit oluyorum.
Evet oyuncumuz yaşının ötesinde olgun ve sakin. Her iki yandan iyi sayılabilecek vuruşları var. Kortu fena kapsamıyor. Ama günümüz tenisinde bunlar çoğu tenis oyuncusunda var. Bunun üstüne koyabilenler üst bölümlere girebilmek için sıralanabiliyorlar. Bu sıraya giremeyenler ise kısacık bir süre sonra çok iyi bildiğimiz ve gördüğümüz gibi 15-20.000 dolarlık ITF turnuvalarında nefes tüketiyorlar.
Kimse incinmesin ama bu kızımızın bu servisle buralara gelmesi muhteşem bir başarıdır ! Bir serviste top vücuttan metrelerce ileri atılır mı? Bunu görecek bir hocası yok mu Tanrı Aşkına bu kızın? Karşısında topu geriye çevirmekten başka hiçbir vuruşu olmayan, kortun ön-yarısıyla küs ve belli ki buralara sadece ve sadece çok turnuva/maç oynadığından gelmiş bir rakip vardı. Evet korttaki çağdaş görüntüsüyle ve buralara gelebilmesiyle Zeynep Sönmez’i kutluyor ve ikinci turda Çinli Wang karşısında başarılar diliyoruz.
Wang Xinyu, ilk turda WTA’de 8.sıraya kadar çıkmış, Roland Garros’ta final oynamış 15. seribaşı Çekyalı Muchova’yı iki sette eledi. Wang WTA’de teklerde 32 , çiftlerde 16’ya kadar yükselmiş biri. 2023 Roland Garros çiftler şampiyonu ve 2024 olimpiyatlarında yine çiftlerde gümüş madalya kazanmış. İşte Zeynep’e standardını test etmesi için fevkalade bir rakip.
Biliyorum tekrarladığımı ama bundan bıkmayacağım: “Başarı uzun süreli bir olgudur ve ilk 50’de bambaşka bir yörüngedir!”
Hoşkalın.
Bekir EMRE